Hayattan sürekli bir şeyler bekliyoruz; iyi eğitim, iyi iş, iyi eş, iyi araba, iyi ev ya da ilişkilerden bir şeyler bekliyoruz; beni sevsin, popüler olayım, insanlar bensiz yaşayamasın gibi gibi şeyler. Peki biz hayata ne vermek istiyoruz?
Kendi konforun, huzurun, iyiliğin dışında hayata ve hayatındakiler ne vermek istiyorsun?
Hayatın karşılıklı bir antlaşmadan ibaret değil mi; o benimle ilgilensin ben zaten onla ilgilenirim ya da ben eğitim alayım zaten iyi iş bulurum gibi gibi.
Oysa bu aşılması gereken koca bir engelden başka bir şey değil.
Kendine ve çevrendekilere ne kadar samimisin?
Şehit cenazesini kameraya çekip paylaşarak, terörürü şiddetle kınayarak ya da lanetleyerek, profilini karartarak, mecliste olanlara dair paylaşımlar yaparak, Yılmaz Özdil yazısı paylaşarak, savaş olsa cepheye giderim koşa koşa giderim derken ama aynı zamanda çoktan bedelli askerliğini yapmışken ne kadar samimisin?
Bugün kendimi çok sorguladım, hayattan istediklerimi özellikle. Hayattan bir sürü şey istiyorum ama hayata samimiyetimi veriyorum. Bir şeyler isterken de, istediklerim olmadığında da, sevindiğimde de, kırıldığımda da, üzüldüğümde de, sevindiğimde de samimiyim. Hayata bir sürü samimi duygumu veriyorum, hayatımdakilere de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder